Maltepe Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi Bölüm Başkanı ve Lojistik Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaş Türkiye’nin Ulaştırma Koridorları konulu makalesi ile Argemonia‘nın 14. Sayısına Konuk Oldu.
Dünyada ülkelerarası ticaretin etkin ve verimli yapılabilmesi için çeşitli ulaştırma koridorları oluşturulmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye Lojistik Master Planı’nın oluşturulmasında temel konulardan biri de ülke ulaştırma koridorlarının belirlenmesidir. Ülkenin ulaştırma koridorları belirlenmeden lojistik merkezlerin belirlenmesi doğru bir sonuç vermeyecektir. Mevcut yük akışlarını değerlendirmenin yanı sıra geleceğe yönelik yük akışlarının ve uluslararası gelişmelerin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Yük ve yolcu taşımacılığı kapsamında iki noktayı, bir veya birden fazla taşımacılık modunu kullanarak birbirine bağlayan coğrafi hattır. Aynı ülke içindeki noktaları birleştirenlere ulusal; farklı ülke içindeki noktaları birleştirenlere uluslararası ulaştırma koridoru denir.
Kapasitesi ve kalitesi yüksek, taşıma modu çeşitliliği olan öncelikli ulaştırma koridorlarına ana (core) ulaştırma koridoru denilmektedir. Ana ulaştırma koridorlarını birbirlerine bağlayan ve farklı son noktalara ulaştıran koridorlara ise ara veya bağlantı (branch) koridoru denilmektedir. İki nokta arasında sadece bir otoyol olması, bu yolu ulaştırma koridoru yapmaz. Farklı yük türleri için farklı taşımacılık modu çeşitliliği olması gerekir.
Uluslararası Koridorlar, Orta Avrupa’daki Ekonomik Merkezlere Çok Modlu Bağlantılar Sunacak
Türkiye’yi ilgilendiren Uluslararası Ulaştırma Koridorları: TEN-T, TRACECA, VIKING, Demir ve Deniz İpekyolu ve Kuzey-Güney Koridorudur. TEN-T koridorları, Merkez Avrupa-Doğu Akdeniz (Oriner/East-Med) koridoru, Avrupa’yı Güneydoğu Avrupa’ya bağlamaktadır. Orient / East-Med Koridoru, Orta Avrupa’nın büyük bölümlerini Kuzey, Baltık, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına bağlamaktadır. Avrupa, bu limanların gelişimini, çok modlu lojistik platformlar olarak geliştirmeye odaklanmakta ve Orta Avrupa’daki ekonomik merkezlere, deniz otoyollarına modernize edilmiş çok modlu bağlantılar sunarak odaklanmaktadır. Koridor, Elbe Nehri’ni iç su yolunda anahtar olarak kullanacak, Pannonya bölgesi ve Güneydoğu Avrupa için Kuzey Almanya, Çek Cumhuriyeti arasındaki çok modlu bağlantıları geliştirecek. Koridor ayrıca Kıbrıs’a daha iyi bir bağlantı sağlayacaktır. Toplam uzunluk 3 bin 258 kilometre olup, üzerinde kara ve demiryolu, ferry bağlantısı, hava ve deniz limanları, kombine taşıma olanakları bulunmaktadır. Güzergahı: Berlin – Dresden – Nurnberg (Almanya), Prag – Brno (Çekoslavakya), Viyana (Demiryolu, / Avusturya), Bratislava / (Slovakya), Gyor – Budapeste / (Macaristan) Arad – Craiova – Bucharest – Köstence (Romanya), Sofya – Plovdiv (Bulgaristan), Selanik (Yunanistan), İstanbul (Türkiye). Bu koridorun diğer bir kolu Budapeşte- Belgrad-Üsküp üzerinden Yunanistan Pire Limanı’na uzanmaktadır. Bu hat, Çin tarafından desteklenmekte olup, burada yüksek hızlı demiryolu projesi yürütülmektedir. Bu çerçevede ülkemizdeki Derince Limanı ile Pire Limanı’nın tren gemisi ile bağlanması düşünülebilir.
Macaristan, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan arasındaki çok modlu bağlantıların çoğunda henüz inşa edilmemiş ya da modernize edilecek çok sayıda eksik bağlantı kalmaktadır. Elbe ayrıca artan trafik akışlarını kolaylaştırmak için önemli iyileştirmeler gerektirmektedir. Demiryolu ve iç su yollarındaki sınır ötesi trafik yönetim sistemleri, birçok bölümde uygulanmaya devam etmektedir. Avrupa Komisyonu, Budapeşte’yi Sofya ve Atina ile Timisoara, Vidin- Calafat ve Selanik’ten bağlayan bir demiryolu bağlantısına olan ihtiyacı giderme çalışmasını desteklemiştir. Bağlantı, şu anda tam olarak operasyonel değildir ve tam gelişimi adına gerekli koşulları oluşturmak için desteğin devamı gereklidir. Koridor üzerinde yüksek hızlı tren, havalimanı ve denizyolu bağlantıları, demiryolu hat iyileştirme, sınır geçişleri modernizasyonu, kombine taşımacılık terminalleri, izlenebilirlik, vb. proje çalışmaları sürmektedir.
Sonuç olarak, ulaştırma koridorları tek modlu değildir. Çok sayıda modu, bunların kombinasyonlarını ve lojistik merkez/aktarma merkezlerini içerir. Koridorların oluşturulması kadar yönetimi de önemlidir. Koridorların sürekli olarak analizi, sosyo-ekonomik etkilerinin değerlendirilmesi ve bu çerçevede koridorun geliştirilmesine yönelik yatırımlara yön verilmesi gerekmektedir. Seçilen koridorun mevcut durumu analiz edilir, altyapısı, kapasitesi ve kullanım oranı değerlendirilir ve seçenek güzergâhlarla karşılaştırması yapılır. Koridor güzergâhının doğru belirlenmesinde temel kriterler; ticaret hacmi ve dengesi, geçiş süresi, geçiş maliyeti, çevresel etkiler, yük güvenliği ve iş emniyetidir.
Koridor kullanımını artırmaya yönelik önlemleri belirlemek üzere nicel ve nitel veriler kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından toplanır. Koridor geliştirme önlemleri projelendirilir, bütçelenir, onaylar alınır ve uygulamaya geçilir. Alınan önlemlerin sosyo-ekonomik etkilerinin değerlendirilmesi yapılır.
Ambalaj Türü Taşımacılık Modunu Etkiler
Koridor üzerinden taşınacak ürünlerin yüksek değerli, bozulabilir ve değerini zamanla yitiren ürünler olması, koridorda yatırım yapılacak taşıma modunu etkiler. Bazı mineraller ve eczacılık ürünleri gibi yüksek birim değere sahip ürünler, daha hızlı ve pahalı taşıma modları ile taşınırken, bazı madenler gibi düşük birim değerlere sahip ürünler, daha yavaş ve ucuz nakliye araçlarıyla taşınır. Taşınan ürünler için ambalajın üç ana formunu, dökme yük, parça yük, konteyner yükü oluşturmaktadır. Ambalaj türü doğal olarak taşımacılık modu ve aracın seçimini de etkiler. Konteyner, intermodal taşımacılık için uygundur. Gönderi büyüklüğü ve sıklığı koridor kapasitesinin belirlenmesinde başlıca kriterdir. Ürünlerin bir koridordan taşınması için gereken zaman ve maliyet, sevkiyatın büyüklüğüne ve gönderinin sıklığına bağlıdır.
Türkiye’nin ulusal ana (core) ulaştırma koridorlarının belirlenmesinde uluslararası ana ulaştırma koridorları bağlantıları ve mevcut ulaştırma altyapısı, mevcut ve potansiyel yük, güzergâh mesafesi (hız, km), çevresel etkiler ile emniyet ve güvenlik kriterleri göz önüne alınmalıdır. Bu çerçevede TEN-T ağında görüldüğü gibi Türkiye’de de kuzey-güney ve doğu-batı koridorlarına ihtiyaç vardır. Türkiye’de aralarında belirli mesafeler olan kolay erişilebilir üç doğu-batı ve üç kuzey-güney ana (core) ulaştırma koridoru oluşturulması gerekir. Bu noktada önemli olan, bu koridorların güzergahlarını doğru belirlemek, yatırımları öncelikli olarak bu koridorlar üzerinde yoğunlaştırmak ve her koridoru geliştirmek üzere bir idari yapılanmaya gitmek gerekir.