Lojistikten Tedarik Zincirine Geçiyoruz başlıklı makalesiyle Argemonia’nın yirminci sayısına konuk olan Lojistik Yönetim Danışmanı Atilla Yıldıztekin: “Son yirmi yılda büyük bir yol kat eden lojistik sektörü, uluslararası taşımayı, antrepo işletmeciliğini, milli depolamayı, dağıtımı, kargo hizmetlerini, katma değerli işlemleri aynı bünye içinde birleştirmiş ve tedarik zinciri içinde üretim dışındaki tüm hizmetleri verebilecek hale gelmiştir.”
Merkezi ABD’de bulunan, eski adı Lojistik Yönetimi Konseyi olan CLM (Consul of Logistics Management) adını değiştirmiş ve Tedarik Zinciri Yöneten Profesyoneller Konseyi, (CSCMP-Consul of Supply Chain Management Professionals) olmuştur. Konsey, artık lojistik sektörünün gelişmesini tamamladığına ve bundan sonra tedarik zincirlerinin yönetilmesi gerektiğine karar vermiştir.
ABD merkezli Tedarik Zinciri Yöneten Profesyoneller Konseyi, artık lojistik sektörünün gelişmesini tamamladığını ve bundan sonra tedarik zincirlerinin yönetilmesi gerektiğini belirtiyor
Lojistik, ülkemizde de gelişmektedir. Son 20 yılda kat ettiğimiz yol gurur vericidir. Taşımacılıktan başlayan bir sektör; uluslararası taşımayı, antrepo işletmeciliğini, milli depolamayı, dağıtımı, kargo hizmetlerini, katma değerli işlemleri aynı bünye içinde birleştirmiş ve tedarik zinciri içinde üretim dışındaki tüm hizmetleri verebilecek hale gelmiştir. Artık üretici şirketler de büyüyen ölçekleriyle, her hizmeti farklı adreslerden almak yerine, tümünü tek adresten alma kararını vermektedir. Geçmişte taşeron veya müteahhit diye nitelendirilen taşıma, depolama, forwarder’lık hizmetlerini veren kuruluşlar, farklı hizmetleri bünyeleri içine almışlar ve tüm taşıma yöntemleri ile birleştirerek üretici kuruluşlara tüm dünyada hizmet verebilir hale gelmişlerdir. Depo kapasiteleriyle, araç parklarıyla, yazılımlarıyla, tecrübeli çalışanlarıyla, yabancı bağlantıları ile dünya şirketi olmaya başlamışlardır.
Önceleri üretici şirketlerin denetiminde olan tedarik zinciri içindeki mal, hizmet ve bilgi akışı artık lojistik şirketler tarafından yönetilebilmektedir. Bu hizmetlerle de lojistik adını alıp taşıma ve depolama hakkı kazanan şirketler, üretici şirketlerle birer stratejik iş birliği anlaşması çerçevesinde tüm tedarik zincirlerini yönetmeye talip olmaktadır.
Lojistiğin Değer Göstergelerini Kurumsal Bilgiye Dönüştürme Zamanı
Yıllarca lojistiği öğretmeye çalıştık, konferanslar, seminerler, kongreler, zirveler düzenledik, okullarda öğrencilere seminerler verdik, dergiler çıkarttık, okullarda dersler açıldı, ders verdik, yeni yazılımlara yatırımlar yaptık. Bunların tamamı sadece taşımacılık ve depoculuk yapmak için değildi. Geleceğe yatırım yaptık. Amacımız, üretici şirketlerin toplam tedarik zincirlerine hizmet etmek ve yönetmekti. Artık bu çalışmaya hazırız.
Bundan sonra yapacağımız; lojistik şirketlerimizde süreç yönetim bilgisinin, süreç analizinin, iyileştirmenin, farklılaştırmanın ve bunu sağlayacak yalın tedarik zincirinin, JIT sistemlerinin, milk-run sisteminin, kritik performans göstergelerinin kurumsal bilgi haline gelmesidir. Yapılacak şey şirketlerimiz içinde bunu sağlayacak departmanların bilgi birikimlerini artırmak ve insan kaynaklarının oluşturulması olacaktır. Artık çalıştığımız şirketler, “siz sadece üretin, biz gerisini hallederiz” diyebilmektedir. Bu hedefin şirketlere sağlayacağı avantajları anlatabilmekteyiz. Üretici şirketlerimiz durumun farkındalar.
Küresel hale gelen rekabette başarı sağlamanın şartı, şirketlerin uzun dönem stratejilerinin belirlenip, uygulanması ile rekabette yer alabilmektir. Herkesin yaptığı taşıma ve depolama operasyonlarını elimizin altına alıp, çalıştığımız şirketlere stratejik iş birlikleri önerebilmekteyiz. Sektörde birçok lojistik şirketin buna hazır olduğunu biliyorum. Mevcut eğitim sistemi bizlere operasyonlarda değerlendirebileceğimiz insan kaynaklarını geliştirmemiz yönünde destek olacak ölçektedir. Yapılacak şey üniversitelerimizin lojistik, endüstri mühendisliği ve işletme bölümlerinde okuyan arkadaşlarımızın eğitim planlarına depolama, taşımacılık gibi dersleri almalarıdır. Her iki konuda da yapılması gereken; sektör liderlerimizin, part time öğrenim üyesi olarak gençlerimizi yetiştirmeleri, beklentilerimizi gençlerle paylaşmaları ve lojistik sektöründe edindikleri tecrübeleri onlara aktarmaları olacaktır. Yapılacak bir başka çalışma da bu geçiş sürecinin doğru yer ve zamanda netleşmesi olacaktır.
Küresel hale gelen rekabette başarı sağlamanın şartı, şirketlerin uzun dönem stratejilerinin belirlenip, uygulanması ile rekabette yer alabilmektir
Endüstri 4.0 çalışmalarının yürütülmesi için Lojistik 4.0 uygulamalarına da başlamamız gerekmektedir. Yakın gelecekte lojistik 4.0’ın da desteği ile büyük ölçekli birleştirilmiş taşıma yapabilecek, lojistik hizmetlerin konsolidasyonu üzerine yönelecek, stok üretmek yerine sipariş üzerine üretim, ardından hızlı taşıma organize edebilecek, stoksuz lojistik hizmetleri verebilecek, gelişen e- ticaret sektöründe depolamayı ve dağıtımı üstleneceğiz. Ticaret artık bayilerin yerini dağıtım firmalarına bırakacaktır. Büyük şehirlerde büyük depolar kurarken küçük şehirlerde aktarma depoları kullanabilmekte olacağız. Zincir mağazaların ülkenin her köşesine yayılması artacak ve lojistik yönetimi önem kazanacaktır. Uzak mesafelere demir yolu, deniz yolu ve TIR’larla taşıma yaparken, kısa mesafe mikro dağıtım planlayacağız.
Uzak gelecekte hedeflerimiz de değişecektir. Planlanmış ve önceden bilinen tüketim takip edilecek ve planlı tüketime göre üretim planları yapılabilecektir. Planlı tüketime uygun hızlı teslimat gündeme gelecektir. E- ticaret yayılacak hatta mobil ticaret olan m-ticarete geçiş sağlanacaktır. Depolarda otomasyon, sorting sistemleri, otomatik paketlemeler, robot teknolojileri uygulanacaktır. Hedef insansız depolar kurmak ve otonom nakliye araçları ile taşıma ve dağıtım yapmaktır. Büyük ölçekli birleştirilmiş sevkiyatlar ile minimum çevrim zamanına yönelme sağlanacaktır. Bu hedeflerde entegre lojistik yazılımları uygulanacaktır. Şehirlerde ortak şehir içi teslimat ağları kurulacak, hatta semtler bazında stoksuz teslimat noktaları devreye girecektir. Bu çalışmalara destek vermek amacıyla organize sanayi bölgeleri gibi büyük şehirlerde lojistik köyler, küçük şehirlerde lojistik merkezler inşa edilecektir.
Müşterilerinin tedarik zincirlerini yönetme yetisini kazanmış ve hizmeti vermeye devam eden tüm arkadaşlarımız, artık kendilerini depocu veya kamyoncu olarak görmemelidir. Bizler lojistik süreç içindeki gelişmemizi tamamlayıp tedarik zinciri süreci içinde sahaya çıkmalıyız. Buna hazırız. Korkmayalım, hata yapmayalım ve üretici şirketlerin yanında stratejik iş ortağı olarak yer alalım.