Lojistikte Dijital Dönüşüm Süreci

Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojileri her geçen gün gelişen ve değişen toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda yeni imkanlar sunmaya devam etmektedir. Bu teknolojik olanaklar sayesinde organizasyonlar da iş süreçlerini teknolojik gelişmelerle daha bütüncül bir yapıya dönüştürmektedir. Lojistik ve tedarik zinciri sektörü de dijitalleşme ve dijital dönüşüm adımlarından etkilenmekte, süreçlerin dijitalleşmesi konusunda birçok gelişmeye ev sahipliği yapmaktadır.

Dijital Dönüşüm Nedir?

Dijital dönüşüm, en genel tanımıyla, mevcut veya potansiyel ihtiyaçlara dijital teknolojilerin entegre edilmesiyle çözüm bulmanın ve buna bağlı olacak şekilde iş akışların değişmesi sürecini belirten bir kavram olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda dijital dönüşümü birkaç teknoloji ile sınırlandırmak mümkün değilse de bu dönüşüme öncülük eden belli başlı teknolojileri saymak mümkündür. Web 2.0, bulut bilişim, geniş bant internet, yapay zeka, nesnelerin interneti, üç boyutlu yazıcılar, büyük veri ve dijital medya bu sürece öncülük eden teknolojik gelişmeler arasında yer almaktadır. Tüm bu gelişmeler otomasyon adı verilen analog verilerin dijital ortamlarda işlenebilmesi sürecini mümkün kılmıştır. Dolayısıyla artık tüm paydaş ilişkileri ve kurumsal varlıklar da dijital mecralarda başarıyla yeniden yapılandırılmıştır. İşte bu sürecin kendisine en genel tanımıyla dijital dönüşüm adı verilmektedir.

Lojistik Sektöründe Dijital Dönüşüm

Dijital lojistik, tedarik zinciri sürecinin planlanmasından yapılandırılmasına, karmaşık lojistik süreçlerin uygulanmasından yönetilmesine, ürünlerin nihai kullanıcıya teslim edilmesinden iade süreçlerinin yönetilmesine kadar birçok operasyonel sürecin yönetilmesiyle alakalıdır. Lojistik sektörü modern teknolojiler ve bilgi işlem teknolojileri sayesinde dijital dönüşümün getirilerinden en fazla yararlanan sektörler arasında yer almaktadır. Dijital dönüşümün ve dijitalleşmenin sunduğu hızlı bilgi işleme, erişim kolaylığı ve yüksek güvenlik gibi imkanlara en çok ihtiyaç duyulan sektörlerin başında da lojistik sektörü gelmektedir. Bu noktada lojistik 4.0 şirketlerin en çok ihtiyaç duyduğu bu teknolojileri tek bir çatı altında toplayarak sektörün ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

Lojistik 4.0 Nedir?

Lojistik 4.0 dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılan gelişmeler neticesinde ortaya çıkmış bir teknolojidir. Lojistik 4.0’ın terim olarak kullanımı günümüzden yaklaşın on sene öncesine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Kavram ilk olarak Hannover Uluslararası Ticari Araçlar Fuarı’nda gündeme gelmiştir. Lojistik 4.0 dijitalleştirme, ağ ile birleştirme ve bulut bilişim sistemleri gibi uygulamaları içeren en son lojistik teknolojisini ifade etmektedir. Bu teknoloji gerek şirket içi süreçleri gerekse de lojistik faaliyetleri tam kapsamlı olarak takip edebilmeye olanak tanır. Yani lojistik 4.0 sadece taşıma süreçlerini değil bütün tedarik zincirinin firmalar arası koordinasyon işlevlerini de kapsamaktadır.

Şirketlerde Lojistik 4.0 Kullanımı

Lojistik 4.0 sayesinde firmalar yeni ağlar oluşturup tedarik zincirini otomatikleştirebilmektedir. Böylece süreç yönetimi de daha seri biçimde sağlanabilmektedir. Bu teknolojinin lojistik şirketlerine sağladığı yeni olanaklardan bazıları akıllı paletler ve konteynerler ile sürücüsüz taşıma sistemleri ve depo yönetim sistemleridir. Lojistik 4.0 şirketlerde başarılı bir şekilde uygulandığı takdirde malzeme akışları ile ilgili her süreç eskisine kıyasla daha akıcı ve verimli bir yapıya kavuşturulabilir. Lojistik 4.0’ın iyileştirdiği operasyonel süreçler lojistik bakımından iş ortakları konumunda olan toptancılardan üreticilere, tedarikçilerden müşterilere kadar daha verimli çalışmalarına olanak sağlamaktadır. Lojistik 4.0 aynı zamanda tüm bu süreçlerin maliyetini de gözle görülür bir şekilde azaltmaktadır. Lojistik 4.0’ın diğer avantajlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

• Lojistik 4.0 fabrikalarda bulunan konteynerler ve ürünler arasındaki bağlantıyı daha verimli hale getirir,
• Lojistik 4.0’a ait giyilebilir teknolojiler ve akıllı raf sistemleri gibi yenilikçi teknolojiler sayesinde depolama görevlileri ürünleri daha seri ve hatasız bir şekilde seçebilir ve sınıflandırabilir,
• Optik sensörler sayesinde hangi koşullarda hangi rotanın kullanılması gerektiği ve hangi görevlerin öncelikli olarak tamamlanması gibi konularda en optimum kararlar alınabilir,
• IoT ve sensörlerin sağladıkları veriler sayesinde ürünlerin durumu ve tedarik zincirindeki süreçler daha net bir şekilde gözlemlenebilir.